Hayatta karşılaştığımız en sarsıcı ve kabullenmesi ağır gelen gerçeklerden biri de her şeyin bir sonu olduğudur. Bu sonlar sevdiğimiz bir kişinin kaybı, bazen bir ilişkinin bitmesi, sevdiğimiz bir yerden taşınma ya da sevdiğimiz bir eşyayı kaybetme olarak karşımıza çıkabilir. Hepsinde vereceğimiz tepkiler kişisel olarak değişse de bir veda söz konusudur. Veda etmek ise psikolojik ve duygusal olarak derin bir deneyimdir ve çoğu zaman kişileri zorlayabilir. Peki, veda etmek neden bu kadar zor gelir?
Veda ve Kayıp İlişkisi
Veda ve kayıp iç içedir.Bazen insan sevdiğini, hayallerini ya da yaşanılan bir evreyi geride bırakırken ona dair beklentilerine, umutlarına ve anılarına da veda eder aslında. Yani vedalarda kalbimizi sızlatan acı sadece kaybedilene atfedilmez. Yüklediğimiz anlam, kurduğumuz hayaller hepsi etkendir üzüntümüzün yoğunluğunda. Geride bıraktığı boşluk ise insanda kaygı ve üzüntü yaratabilir. Bilinmez bir sürece girilecektir ve bilinmezlik çoğu insana korkutucu gelebilir.
Vedalaştığımız kişi sevdiğimiz bir kişi ise arkasında bıraktığı boşlukta fazlaca ayak izi bulabiliriz. Yaşanmışlık ne kadar fazlaysa, kurulan bağ da o kadar girift olabiliyor. Ordan oraya koşturan duygularımızın , boynu bükük kalmış gibi hissetmemiz de çok insanidir bu yüzden.
Veda, Kayıp ve Yas
Veda sırasında yas süreci tepkileri görülebilir. Bunun nedeni aslında ortada bir kaybın olmasıdır.Kişinin sahip olduğu bir değer artık ulaşamayacağı bir noktadadır ya da değişmiştir. Burada yasın evrensel aşamalarından olan inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme yaşanabilir. Kaybımızla olan bağımız , yüklediğimiz anlam bu aşamaları yaşarken nasıl bir tutum sergileyeceğimizi belirler. Kişinin mizacı, kişiliği ,yaşadığı kültür ve psikolojik esnekliği süreci anlamlandırma da yol gösterici olacaktır.
Veda’da Kabullenme Süreci
En sancılı fakat en iyileştirici, dönüştürücü süreçtir. Çünkü artık gelecek olan kabulle beraber “değişim” kabul edilir. Kayıp, tüm gerçekliğiyle ortada durmaktadır ve bizim bu gerçeği görme zamanımızdır. Bu gerçeklik ve peşinden gelecek değişim, başlangıçta korkutucu görünse de hayatın bir parçasıdır.
Sağlıklı Vedanın Özellikleri
Duygularımızı bastırmak yerine ifade etmek, bu dönemde hayati önem taşımaktadır. Deneyimlediğimiz şeyleri tüm saflığıyla hissedebilmek ve yaşayabilmek, iyileşmenin bir parçasıdır. Yas sürecinde içimizden gelen duygulara değil çevreden gelen seslere kulak verdiğimizde yaşadığımız bize ait bir yas olmayacak bu da tutulamayan yas olarak hem fizyolojik hem psikolojik olarak tekrar tekrar kapımızı çalacaktır.Bu evre de sevdiğimiz kişilerle hissettiğimiz duyguları paylaşmak kabullenme aşamasının daha sağlıklı geçmesini sağlayacaktır.
Burada dikkat edeceğimiz nokta , sosyal çevrenin sizin duygularınızı yaşamanıza izin vermesidir. Herkes yasını aynı yaşamıyor; kişileri bu süreçte belli bir çerçeveye oturtmaya çalışmak zaten doğası gereği zor olan süreci daha da zorlaştırmak olarak karşımıza çıkıyor.
Bazı evrelerde sıkıştığınızı hissedebilirsiniz böyle zamanlar da sosyal destek ve uzman desteğini gündeminize almak sürecinizin daha sağlıklı ilerlemesini sağlayacaktır.
Her veda acı olsa da bizi olgunlaştıran ve geliştiren etmenleri de içinde barındırıyor. Bir yerde değişim varsa veda da kaçınılmaz oluyor.Mevsimler değişiyor , yıllar, yollar, insanlar, yaşantılar..Ve hayat, bu bilinmezlikler içinde çiçek bahçeleri de saklıyor…
Psikolog /Aile Danışmanı
Ayşe Albayrak