Etiket arşivi: İş

Erdoğan’dan köftede ‘domuz eti’ iddialarına ilişkin açıklama

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutluk ve Sırbistan ziyaretleri sonrası uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Arnavutluk ve Sırbistan ziyaretlerinin son derece verimli ve başarılı geçtiğini kaydeden Erdoğan, “Mevkidaşlarımla zaten iyi düzeyde olan ilişkilerimizi daha da güçlendirme yollarını aradık. Ayrıca işgal edilmiş Filistin toprakları ve Gazze’deki İsrail mezalimi başta olmak üzere Balkanlardaki son gelişmeler ile küresel meseleler hakkında fikir teatisinde bulunduk.” dedi.

Erdoğan, “Ziyaretimizin ilk durağı olan Arnavutluk’taki kardeşlerimize aziz milletimizin ve Türkiye’deki akrabalarının selamlarını götürdük.” diye konuştu.

“Türkiye-Arnavutluk dostluğunun sarsılmaz niteliğini teyit ettik”

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin ikinci toplantısı vesilesiyle kapsamlı istişarelerinin olduğunu aktaran Erdoğan, ortak bildiriye ilaveten yükseköğretim, tarım, halkla ilişkiler ve medya alanlarında imzaladıkları belgelerle Türkiye-Arnavutluk dostluğunun sarsılmaz niteliğini teyit ettiklerini vurguladı.

Görüşmelerde FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle ortak mücadele konusundaki kararlılıklarını bir kez daha vurguladıklarını kaydeden Erdoğan, Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bayram Begay’la siyasi ve askeri alanlardaki ilişkileri değerlendirdiklerini aktardı.

Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bu görüşmelerimizin ardından Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Diyanet Vakfımız tarafından Tiran’da inşa edilen Balkanların en büyük camisi olan Namazgah Camii’nin açılışını değerli dostum Arnavutluk Başbakanı Sayın Edi Rama’yla birlikte gerçekleştirdik. Namazgah Camii, bir yandan Müslüman kardeşlerimizin ibadetlerini ifa etmeleri için ilave imkan sağlarken, diğer yandan da bir kültür merkezi işlevi görecektir. Mimarisiyle, konumuyla, 8 bin kişilik kapasitesiyle ve diğer müştemilatıyla her açıdan sembol bir eser olan camimizin açılışında emeği geçen herkese, tüm kurumlarımıza tekrar teşekkür ediyorum.”

“Savunma sanayiine yönelik konuları etraflıca görüşme fırsatımız oldu”

Erdoğan, “Bu vesileyle Arnavutluk’ta da Sayın Başbakan Edi Rama ile savunma sanayiine yönelik konuları etraflıca görüşme fırsatımız oldu. Savunma sanayii alanında Türkiye ile Arnavutluk arasında bir adımı atma fırsatımız oldu.” dedi.

“Sırbistan’la ilişkilerimizi daha ileriye taşıyacak 11 anlaşma imzaladık”

Ziyaretin ikinci ayağında Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’in daveti münasebetiyle Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin dördüncüsünü Belgrad’da gerçekleştirdiklerini aktaran Erdoğan, “Bu vesileyle Sırbistan ile mevcut iş birliğimizi her alanda daha da geliştirme iradesini teyit ettik. İlişkilerimizi daha da ileriye taşıyacak 11 anlaşma imzaladık. İkili ticaretimizde ortak hedefimiz olan 5 milyar doları yakalamak için yapılabilecek çalışmaları ele aldık. Özellikle müteahhitlik alanında Türk iş insanlarının Sırbistan’da önemli yatırımlar gerçekleştirmeleri bizim için gurur vesilesi olmuştur. Sırbistan’ın firmalarımıza sağladığı destekten dolayı değerli dostum Sayın Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic’e memnuniyetimi ifade ettim.” diye konuştu.

“Karşılıklı turist sayılarını daha da artırmayı hedefliyoruz”

Erdoğan, “Halklarımız arasındaki münasebetlerin her geçen gün artıyor olması ayrıca sevindiricidir. Geçtiğimiz yıl 200 bini aşkın vatandaşımız Sırbistan’ı ziyaret ederken, 400 bine yakın Sırbistan vatandaşının da ülkemizi tercih etmiş olmasından memnuniyet duyuyoruz. Üzerinde çalıştığımız kimlikle seyahat imkanıyla birlikte karşılıklı turist sayılarını daha da artırmayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic ile görüşmelerinde Sancak bölgesinin iki ülke ilişkilerindeki özel konumuna da değindiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Belgrad-Priştine diyalog sürecine desteğimizi bu vesileyle bir kez daha vurguladık. Balkanlar’da kalıcı istikrar ve huzurun sağlanması konusunda da üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu ifade ettim. Bu düşünceyle Türkiye, Bosna Hersek, Sırbistan üçlü danışma mekanizmasına verdiğimiz önemi de teyit ettim. Gerek Arnavutluk gerek Sırbistan ziyaretimizde yaptığımız görüşmelerimizin ve aldığımız kararların hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”

Erdoğan, genel değerlendirmelerinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

SORU-CEVAP

“İsrail’in Türkiye’ye yönelik attığı veya atabileceği her adımı kontrol altında tutuyoruz”

İsrail’in bu saldırganlığı kulak ardı edilemez. Şu anda biz istihbarat teşkilatımızla A’dan Z’ye İsrail’in Türkiye’ye yönelik attığı veya atabileceği her türlü adımı tabii ki kontrol altında tutuyoruz. İsrail, sadece saldırdığı Filistin ve Lübnan’ın istikrarını hedef almıyor. Oradaki yangının çevreye etkilerinin olması için de uğraşıyor. Bunları bizim göz ardı etmemiz mümkün değil. Biz bütün bunların farkındayız. Elimiz kolumuz da bağlı durmuyoruz. Elbette toplumu tehdit eden her türlü riske karşı hükümetimizin tespit ve bertaraf etme çalışmaları var.

“Kaos iştahı ile hareket edenler karşısında hep bizi bulacak”

Provokasyon peşinde koşanlar, kaos iştahı ile hareket edenler bugüne kadar hep karşısında bizi buldu. Bundan sonra da bulacak. Yalanı yok etmenin yolu doğruları bıkmadan, usanmadan söylemektir. Maalesef bazı siyasetçiler de birtakım politik çıkarlar uğruna bu algı operasyonlarına dahil olabiliyor. Hangi yola başvururlarsa vursunlar karşılarında başta istihbaratımız olmak üzere her an hükümetimizi, bizleri bulacaktır. Bunlara karşı eli kolu bağlı duran bir hükümet yok. Bunu benim milletim gayet iyi bilmelidir.

“Sokaklarımızı karıştırmaya teşebbüs edenler bedelini ağır öder”

Vatandaşlarımız sosyal medya başta olmak üzere birçok mecradaki organize yalanlara karşı son derece dikkatli olmalıdır. Her duyduklarına inanmamalı, resmî açıklamalara odaklanılmalıdır. Hep söylediğim gibi, iç cepheyi sağlam tutmak önemli. Bizim iç cephemize saldıran ve her maskeyi takabilen yapılara karşı birliğimizi müdafaa etmemiz son derece mühim. Milletimiz bunlara karşı sapasağlam durduğu müddetçe biz bunların tümüyle evelallah mücadele ederiz. Sokakları karıştırmaya teşebbüs edenleri buradan bir kez daha uyarıyorum, böyle bir hata yapmasınlar, bedelini ağır öderler.

“Biz evlatlarını yitiren annelerin feryatlarını duyuyoruz”

İnsanlığı katledenleri durdurabilmek, bunun yanında toplumların vicdanlarını harekete geçirmek için ne kadar geniş kitlelere erişebilirsek o kadar iyi. Videomuzu paylaşarak hissiyatımıza ortak olan İngiliz müzisyen Roger Waters, Yunanistan eski ekonomi bakanı Yanis Varufakis gibi isimlere de teşekkür ediyorum.

Gazze’deki soykırım herkesin önünde gerçekleşmiş ve insanlığın tarihi utançları arasındaki yerini almıştır. Bu utancın izlerini bugün İsrail denen Siyonist terör örgütünün yanında duranlar, nesiller boyunca taşıyacaktır. Bizim en son millete seslenişte yaptığımız konuşmadaki bazı başlıklar hemen İsrail yayın organlarında yer aldı. Çok rahatsız olmuşlar. Benimle ilgili İsrail gazeteleri hemen manşet atmış. Biz onlardan izin alacak değiliz tabii ki. Gereğini yaptık, Allah tesirini halk etsin. Biz evlatlarını yitiren annelerin feryatlarını duyuyoruz. Ama Siyonist İsrail’in böyle bir derdi yok. Onlar soykırıma devam edecekler. Biz de Siyonist İsrail’in işledikleri suçları dünyanın gözüne soka soka anlatacağız.

“Ülkemde terör devletlerinin yaptıklarına karşı büyük bi
r bilinç oluştu”

Gururla söylemeliyim ki, ülkemde terör devletinin yaptıklarına karşı elhamdülillah büyük bir bilinç oluştu. Bunu kalıcı kılmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Batılı ülkelerde de bu anlayışı geliştirmemiz şart. Bizler de İsrail soykırımının hesabını sormak için hukuk ve diplomasi zemininde ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Durmak yok, bu konuda yola devam diyoruz. İletişimin tüm mecralarını kullanıyoruz. Bunu da yine başta İletişim Başkanım olmak üzere yapmaya, iletişim mecralarını etkin şekilde kullanmaya devam edeceğiz.

“Netanyahu ve çetesinin gördükleri rüyalar kabusa dönüşecek”

İsrail, Şam’ı işgal ettiği anda Suriye’nin kuzeyine gelmiş olacak. İsrail’in, birtakım hesapları olabilir ama en büyük hesap sahibi Allah’tır. Rabbimizin hesabı da muhakkak bu hesapların üzerinde bu da tecelli edecektir. Yani ayet-i kerimede Rabbimiz ne buyuruyor? En büyük hesap edici O’dur. Onlar hesapları yaparlar ama Allah’ın hesabını hiçbir zaman tutturamazlar. Netanyahu ve çetesinin gördükleri rüyalar kabusa dönüşecek. Filistin özgür olacak, Lübnan özgür kalacak. Kanlı ellerini uzattıkları her toprak parçasında, vatanlarını savunan yiğitlerin haklı ve soylu direnişi ile karşılaşacaklar. Zafer muhakkak sabredenlerin olacak.

“Suriye’de de acil ve kalıcı bir barışı savunacağız”

Suriye çok acılar çekti. Onlara yenilerinin eklenmesine insanlık karşı çıkmalıdır. Suriye’deki iç savaşın başından beri, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduğumuzu dile getirdim. Suriye’nin egemenliğini korumak için diplomatik yolların tümünü kullandık. Türkiye’nin attığı her adım, bölgedeki gerilimi azaltmaya, çözüm arayışlarına zemin hazırlamaya yönelik oldu.

Bugün de diplomatik kanalların etkin kullanımı çatışmanın tırmanmasını engelleyebilir. Barışı ve huzuru katleden bir canavara dönüşen İsrail, karşısında insanlığı bulmalıdır. Biz Suriye’nin birliğini yeniden sağlaması, barışa ve huzura ulaşması için çalışmaya devam edeceğiz. Suriye’de adil, onurlu, kalıcı ve kuşatıcı bir barış ikliminin oluşması için çabalarımızı artıracağız. Biz, her yerde olduğu gibi Suriye’de de acil ve kalıcı bir barışı savunacak, barışın yanında duracağız.

“İsrail, küresel barışa yönelik en somut tehdittir”

İsrail, bölgesel ve küresel barışa yönelik en somut tehdittir. Bu tehdidi dünya barışını koruma görevini üstlenenler sonlandırmalı ve barışı muhafaza etmelidir. Suriye’deki iç savaşın başından beri Rusya’nın atacağı adımları dikkatle takip ediyoruz. Çünkü Rusya, Suriye’yle müşterek hareket ediyor. İran’la ilgili konuda da Rusya, İran, Suriye, bütün bu üçlü mekanizma birlikte hareket ediyor. Diğer tarafta ise Amerika, İngiltere, Almanya’dan oluşan koalisyon güçleri bulunuyor.

Koalisyon güçleri PKK/YPG terör örgütünü hamiliğine soyunmuş durumda. Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşı en büyük tehdit oluşturan bu duruma karşı Rusya, İran ve Suriye’nin daha etkili tedbirler alması elzemdir. Benzer şartlar Irak’ta da yaşanmaktadır. Bu nedenle, bir yanda İsrail’in savaşı tüm bölgeye yayma çabaları, diğer yanda terör örgütlerinin bölücü ve yıkıcı faaliyetleri ortadayken, küçük çıkar hesaplarını bir kenara bırakarak dayanışma içinde bölgeyi kurtarmamız lazım. Yükümüz ağır, işimiz çok.

Yunanistan ile deniz yetki alanlarının belirlenmesi

2023 seçimleri sonrası Yunanistan ile Türkiye arasındaki mevcut kronik sorunu nitelikli bir müzakere yoluyla çözebilir miyiz diye bir anlayış başladı. Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’le birlikte bu sürece siyasi destek verdik ve Dışişleri Bakanlığımız bu konuyla ilgili kapsamlı bir çalışma başlattı. Sorunların tanımlanması, içeriğinin çizilip ortaya konması, belli çözümlerin bulunması konusunda iki tarafta da irade olması önemli.

Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan Yunanistan’a gidecek, bu konularla ilgili görüşmeler yapacak. Tüm bu konuları, Ege ile ilgili bütüncül yaklaşımımız temelinde görüşeceğiz.

“İyi komşuluk esası iki ülkeye de kazandıracak formülün anahtarıdır”

Türkiye ile Yunanistan tarihsel bağları bulunan iki komşu ülkedir. İyi komşuluk esası iki ülkeye de kazandıracak formülün anahtarıdır. Türkiye ile Yunanistan ilişkileri, bu esas ekseninde inanıyorum ki daha güzel günlere doğru ilerliyor. Biz, başından beri iki ülkenin gündemindeki meselelere çözüm odaklı yaklaşıyoruz. “Çözüm iradesini iki ülke ortaya koyabilir ve sorunları geride bırakabilir” diyoruz.

Deniz ve hava sahası yetki alanlarının uluslararası hukuka uygun olarak belirlenmesini öteden beri istiyoruz. Bölge ülkeleri olarak ancak diyalog ve iş birliğiyle güvenlik ve istikrarı artırabilir, çatışma risklerini azaltabiliriz. Biz hakkaniyetin peşindeyiz. Kimsenin toprağında gözümüz olmadığı gibi, hakkımızı sonuna kadar muhafaza etme kararlılığımız da tamdır.

MHP Genel Başkanı’nın DEM Parti Eş başkanlarının elini sıkması

Ortada net ve kararlı bir biçimde uzatılan bir el var. Biz Sayın Bahçeli’nin ortaya koyduğu tavrı ülkemizin demokrasi mücadelesi için olumlu ve anlamlı buluyoruz. Sayın Bahçeli, Türkiye’nin siyasi yapısında uzlaşma ve diyalog çağrısının önemine burada bir vurgu yapıyor. Dolayısıyla Sayın Bahçeli’nin bu attığı adım, bir kenara konulamaz. Biz yıllardır bunu dile getiriyoruz.

“Bahçeli’nin attığı adım çok çok önemli bir adımdır”

Sayın Bahçeli’nin özellikle attığı bu adım bana göre çok çok önemli bir adımdır. Sayın Bahçeli’den böyle bir adım beklemeyenler olabilir. Ama biz kıdemli bir siyasetçi olarak Sayın Bahçeli’nin böyle bir adımı atmasını garipsemedik. Önemli bir adım olarak gördük. Temennimiz odur ki bundan sonraki süreçte de bu adımları atanların sayısı çoğalsın. Bu adımları atanların sayısı çoğaldıkça da inşallah yeni Anayasa konusunda toplumsal mutabakatın tabanını genişletebiliriz.

“Ülkemizde demokrasiyi güçlendiren her adıma desteğimiz tamdır”

Siyasetimizin temelinde, ülke meselelerinin geniş bir mutabakatla çözülmesi, toplumun farklı kesimlerinin de sürece dahil edilmesi yatıyor. Bunu yıllardır dile getiriyoruz. Türkiye’de terör yöntemleri ile bir yere varılamayacağı çok nettir. Artık herkesin bunu anlamış olması gerekir. Bölgemizdeki gelişmelere bakıldığında, ülkemizdeki huzur ve barış iklimini tahkim etmek, herkes için en hayırlısıdır. Terör örgütleriyle çevrelenmiş bir coğrafyada, Irak’ta gerilimlerin, Suriye’de iç savaşın yaşandığı, İsrail’in vahşileştiği bir dönemde içeride barışın tesisi önem kazanıyor. Biz Türkiye’de demokratik siyasetin alanını genişletmek için bugüne kadar tüm engellemelere, sabotajlara, haince planlara rağmen köklü adımlar attık. Ülkemizde demokrasiyi güçlendiren her adıma desteğimiz tamdır.

“Meseleleri terör dışı yöntemlerle ortadan kaldırmaya ise her zaman varız”

Buna rağmen “biz irademizi demokrasi dışı odaklara teslim ediyoruz, her adımımızı bu anlayışla atıyoruz” demek yapıcı bir yaklaşım olarak görülmez. Terörün her türlüsüyle mücadele eder ve karşısında yer alırız. Meseleleri terör dışı yöntemlerle ortadan kaldırmaya ise her zaman varız. Çünkü biz siyaseti, ülkemizin huzur ve birliğini güçlendirmek, milletimize hak ettiği kaliteli hizmetleri sunmak için yapıyoruz. Yeni anayasa çağrımız da bunun içindir. Türkiye’nin ayağına darbecilerin taktığı prangaları söküp atmanın yolu kapsayıcı, adil, sivil, özgürlükçü bir anayasa yapmaktan geçiyor.

Türkiye’nin Balkanlar’daki gerilimlerin önlenmesindeki ro

Her şeyden önce bu seyahatimiz zaten onun en güzel örneği. Üstleneceğimiz rol her an vardır. Gerek Arnavutluk gerek Sırbistan’da, bugün basın toplantısında da Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’le birlikte ortaya koyduğumuz tavır ve açıklamalar bunun zaten en güzel örneğini teşkil etti. Dikkat ederseniz ifademde özellikle kullandığım şu cümleler sıradan değil. “Biz birilerinden bazı müsaadeleri almak suretiyle cümle kuramayız ve kurduğumuz cümlelerle ilgili de izin alarak adım atmayız. Biz cümlemizi kurduğumuz zaman tam hedefe odaklanarak kurarız.”

Nitekim mevkidaşım Sayın Vucic de aynı karakterde bir insan. Bu konularda kararlı duruşları olan bir insan. Bölgede özellikle örnek bir insan. Belki gözlerinizden kaçmış da olabilir. Bizim savunma sanayiiyle ilgili müşterek atacağımız adım da bunun bir ifadesidir. Dışişleri Bakanım, savunma sanayiiyle ilgili bakan arkadaşlarım bu çalışmayı yapacaklar. Balkanlar’daki etnik gerilimler, tarihi ve siyasi dinamikler açısından oldukça karmaşık bir tablo sunuyor. Türkiye de Balkan ülkeleriyle derin tarihsel, kültürel ve siyasi bağlara sahip. Bu bağlar, Türkiye’nin bölgede barış ve istikrar sağlamada daha aktif bir rol üstlenmesini gerektiriyor.

“Kriminal tiplerin aramızda dolaşmasından rahatsızız” açıklaması

Bir devlet öncelikle vatandaşlarının güvenliğini, adalet ve ekonomik refahı temin etmelidir. Bunun için 22 yıldır ne gerekiyorsa yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Şiddetin her türlüsü ile mücadele bizim görevimiz ve bunun için elimizden gelenin ötesinde adımlar atıyoruz. Mücadelede aksayan yönler ortaya çıktığında ise hiç vakit kaybetmeden gerekli tedbirleri alıyoruz.

“Cezasızlık algısına müsaade edemeyiz”

Son dönemde yaşanan kimi cinayetler ve hadiseler milletimizin kendini güvende hissetme ve adalete olan inancını zedeleme eğiliminde. İnsanımız rahat olsun, toplumun huzurunu bozan, güvenliği tehdit eden kim olursa olsun cezasını çekecektir. Yaptığımız derin analizlerde şiddet olaylarını önlemede gerek işlevsel, gerek yapısal eksikliklerin tespiti halinde oraya müdahaleden çekinmeyiz. Bu noktada toplumumuzda cezasızlık algısına müsaade edemeyiz.

Cezaların ıslah edici ve caydırıcı olması noktasında sorunlu alanlara neşter vuracak yasal düzenlemeler yapacağız. Hangi kurumda, hangi sistemde bir zafiyet varsa nokta atışlarıyla sorunu gidereceğiz. Emniyet, yargı, medya konularında atılacak adımlar olduğunu görüyoruz. Suça meyilli kişilerin tutuklu yargılanması esas olacak ve yargılamada da bu kişilerin bu durumları esas alınarak infaz işlemleri yürütülecek.

“Suç işleyen mutlaka cezaevine gireceğini bilecek”

Ceza infaz sisteminde yapacağımız değişikliklerle suç işleyen cezaevine mutlaka gireceğini bilecek. Bu konuda teknik çalışmaları gerek Adalet Bakanlığı gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi grubumuz yapacak. Yapısal sorunlarla ilgili de incelemeler yapıyoruz. Suçla en etkin mücadeleyi sağlayacak yapısal değişikliklere de ihtiyaç duyulması halinde onların da adımını atacağız. Suç tiplerine göre daha net ve caydırıcı ceza politikaları uygulayacağız. Toplumda oluşturulmak istenen “suçlular cezasız kalıyor, yapanın yanına kar kalıyor” anlayışının doğru olmadığını vatandaşlarımız görecektir. Yargının hızlanması için yıllardır attığımız adımlar ortada. Burada mesafe aldık ancak “geç gelen adalet adalet değildir” anlayışı ile çalışmaya devam edeceğiz.

Köftede ‘domuz eti’ tartışmaları

Türkiye’de 724 bin gıda işletmesi var. Bunlar üretenler, satanlar, dağıtanlar. Bunlar her yıl Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından mutlaka bir kez denetlenir. Bu yıl denetimlerin sayısı 1 milyona yaklaştı. Tarım ve Orman Bakanlığımız bir sıkıntı tespit edildiği anda bunları elektronik olarak anlık takip edilebilecek bir hale getirdi. Sözünü ettiğiniz köftecideki denetimde Ankara’da iki şubede uygunsuz gıda tespiti yapılıyor. Savcılığa suç duyurusunda bulunuluyor. İtiraz süreçleri oluyor. Mahkeme Tarım Bakanlığımızın kararını önce iptal ediyor, Bakanlık tarafından bu karara itiraz edildiğinde bu kez itirazlar kabul ediliyor. Yargı süreci tamamlandığında ve kesinleştiğinde de bu denetim raporu yayımlanıyor. Bakanlığımızın yapmış olduğu idari işlemler de yargısal denetim altındadır. Herkesin de kendini savunma hakkı bulunuyor. Netice itibarıyla mahkeme nihai kararı veriyor, Bakanlık da denetimin sonucunu yayımlıyor. Bu denetimlerimiz devam edecek, devam ediyor. Sonuç itibarıyla gıda konusu hakikaten ciddiye alınması gereken bir husus.

AK Parti’de değişim süreci

Bizim parti programı zaten sürekli olarak hep değişime tabidir. Ama bunun yanında da tabii idari mekanizmalarda, partimiz içerisinde bazı değişiklikler olabilir. Genel Başkan Yardımcılarında aynı şekilde değişiklikler olabilir. Kabinemizde biliyorsunuz iki arkadaşımız değişime tabi oldu. Şimdi bu yeni süreçte de hem Genel Başkan Yardımcılarında bazı değişiklikler olabileceği gibi aynı şekilde kabinede de duruma göre değerlendirmelerimizi yaparız. Orada da bazı değişiklikler olabilir.

Kaynak: TRTHaber

9 kişinin öldüğü İliç altın madeninden yeni görüntüler

İliç ilçesindeki altın madeni sahasında 13 Şubat’ta meydana gelen heyelanda, 9 işçi toprak altında kaldı. İş makineleri ile yüzlerce personelin katıldığı ve aylar süren aramalar sonunda işçilerin cansız bedenlerine ulaşıldı.

İşçiler memleketlerinde toprağa verilirken, olayla ilgili soruşturmada 12 kişi tutuklandı. Mahkeme süreci devam ederken hazırlanan bilirkişi raporlarıyla 7 kişi adli kontrol şartıyla serbest kalırken; kıdemli jeoteknik mühendisi Ali Rıza Kandemir, İş Sağlığı Güvenliği müdürü Selçuk Özdemir, proje müdürü Shaun Swartz, operasyon başkanı Lain Guille, tasarım dizayn firmasından da Ömer Ardıç’ın tutuklulukları devam ediyor.

Heyelan sonrası 9 işçinin hayatını kaybettiği maden ocağının kapıları aylar sonra basın mensuplarına açıldı. Hukuk Direktörü Cem Aktolgalı, Kurumsal İletişim Müdürü Onur Acar, olaydan sonra maden ocağında yapılan çalışmaları ve alınan güvenlik önlemlerini basın mensuplarına anlattı. Liç sahasındaki yığının yüzde 80’inin taşındığını belirten Aktolgalı ve Acar, basın mensuplarına göçük yaşanan alan ile üretim yapılan sahayı gezdirdi.

50 KİŞİYİ TAHLİYE ETTİLER

Maden ocağındaki heyelanda 9 çalışma arkadaşlarını kaybettiğini hatırlatan Aktolgalı, “Olaydan önce orada 50 kişilik ekip sabah çalışmaya başlamıştı. Hemen çatlaklar görülünce bizim iş yeri eğitimimizde var, her çalışan arkadaşımız işi durdurabilir güvenli olmadığını gördüğünde. Çatlakları gören arkadaşlarımız aslında eylem planına göre görevleri olmamasına rağmen 50 arkadaşımızı oradan tahliye ettiler” dedi.

Bölge halkının maden ocağının açılmasını istediğini ileri süren Aktolgalı, “Aslında burası bir madencilik ilçesi oldu. Çalışanlarımızın yüzde 60’ı ilçeden. Bölge halkı açılmamızı istiyor. Burada 600’den fazla çalışanımız vardı. 187 kişiyi ağustos ayında çıkardık. Onlar için ciddi bir paket önerdik, arkadaşlarımız da kabul etti. Zaten yeniden işçiye ihtiyacımız olduğunda ilgili arkadaşlara gideceğiz. Halen 400 çalışanımız bizimle beraber. Yine yüklenici olarak çok sayıda yerel firmayla çalışmalarımız devam etmekte. Çalışanlarımızın durumu bizim için hayati öneme sahip. Olabildiğince çalışanlarımızla devam etmek istiyoruz” diye konuştu.

Maden ocağındaki göçükten sonra teknolojik yatırımlarını artırdıklarını belirten Aktolgalı, şunları söyledi:

“Maden ocağında 4 radarla izleme yapıyoruz. Gelecek olan yeni radarlarımız var. Tekrar bütün politika ve prosedürlerimizi gözden geçiriyoruz. Şu anda çalışmaların tam bir güvenlikle yapılması önemli. Bütün çalışanlarımızı yeniden eğitim süreçlerine aldık. Teknik imkanlarımızı, tesisimizi yeniden gözden geçiriyoruz. Hiçbir eksiğimiz olmadan yeniden faaliyete geçmek istiyoruz.”

Personel sayılarıyla ilgili bilgi veren Kurumsal İletişim Müdürü Onur Acar, “Taşeronlarımızla birlikte yaklaşık 3 bin kişiye yakındık. 630 kişilik Anagold firmasından 187 kişiyle maalesef yollarımızı ayırmak zorunda kaldık. Taşeronlarımızdan da ilk etapta 400 kişi, akabinde de 300 kişi gibi bir işten çıkarma söz konusu oldu. Şimdi hem taşeronlar hem biz mümkün olduğunca çalışanlarımızı tutmaya çalışıyoruz” dedi. (DHA)

İstanbul Airshow bu yıl 14. kez kapılarını açıyor

Sivil havacılık sektörünün bölgedeki en önemli ve köklü organizasyonlarından olan ISTANBUL AIRSHOW, Uluslararası Sivil Havacılık ve Havalimanları Fuarı 14’üncü kez ziyaretçileri ile buluşuyor. 1996 yılından beri her iki yılda bir düzenlenen organizasyon, 26 Eylül Perşembe günü açılacak. Fuar üç gün boyunca ziyaret edilebilecek.

Türkiye’nin hızla büyüyen sivil havacılık sektörünün yolcu uçaklarından terminal işletmecilerine, çok amaçlı hava araçlarından iş jetlerine, charter kuruluşlarından brokerlara, uçuş eğitiminden havacılık kulüplerine kadar tüm sektör bileşenleri İstanbul Airshow’da bir araya geliyor.

Açılışı Bakan Uraloğlu yapacak

Etkinliğin açılışı Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu tarafından yapılacak. Törene, Sivil Havacılık Genel Müdürü Prof. Dr. Kemal Yüksek, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü Enes Çakmak, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat, THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Mikail Akbulut’un da bulunduğu önde gelen sektör temsilcileri de katılacak. Tören, 26 Eylül’de saat 10.00’da Fuar Alanı içerisindeki Açılış ve Kongre katında yapılacak. Ziyaretçi girişleri ise aynı gün saat 13:00’de başlayacak.

Yeni modeller sergilenecek

Çok çeşitli hava araçlarının sergileneceği Fuar’da, ticari uçaklar ve iş jetleri segmentinde Airbus ve Dassault Falcon, Türkiye’ye verdikleri özel önemle göze çarpıyor. Dassault Falcon diğer modellerinin yanısıra yeni nesil 6X modelini de getiriyor. Airbus ise A220 modeli ve helikopterleriyle katılım sağlayacak.

Yangınla mücadelede kullanılan hava araçlarının da sergileneceği fuarda, Orman Genel Müdürlüğü 26 Eylül Perşembe günü saat 12.00’da, 2024 yılı yangınla mücadele değerlendirmesinin de yapılacağı bir basın toplantısını statik sergileme apronunda düzenleyecek.

Havacılığın geleceği tartışılacak

Gelecekteki Kentsel Hava Taşımacılığı konulu toplantı ise 27 Eylül Cuma günü saat 10:00’da düzenleniyor. Türk Hava Yolları moderatörlüğünde Airbus’tan Kentsel Hava Taşımacılığı İş Geliştirme Proje Müdürü Anurag Gupta, Lilium’dan Başkan Yardımcısı Paul-Franck Bijou ve Gözen Holding’den eVTOL Program Direktörü Mesut Yılmaz konuşmacılar arasında yer alıyor. Panelde özellikle elektrikli hava araçlarının gelecekte oynayacakları rol ve potansiyel uygulamalar ele alınacak.

Teknofest’in de düzenlendiği Atatürk Havalimanı eski dış hatlar terminali ve apronunda düzenlenecek fuar 26 Eylül Perşembe günü saat 13:00-17:30, Cuma ve Cumartesi günleri de 10:00-17.30 aralarında ziyarete açık olacak. Ziyaretçiler ücretsiz giriş kartlarını https://airshow.tmonlineregistry.com linkinden veya istanbulairshow.com adresindeki ön kayıt bölümünden girerek temin edebiliyorlar.

İş dünyası ve teknolojinin nabzı, Transformation NOW! 2024 etkinliğinde atacak

Teknoloji ve iş liderlerinden yoğun ilgi gören Transformation NOW! 2024, 5. buluşmasını 10 Ekim’de İstanbul’da gerçekleştirecek. NTT DATA Business Solutions Türkiye tarafından organize edilen ve geçtiğimiz yıl 1.700 kişinin katıldığı bu etkinlik, Temmuz sonunda yapılan ilk duyurusunun ardından büyük bir taleple karşılaştı.

NTT DATA Business Solutions Türkiye tarafından düzenlenen ve teknoloji ile iş dünyasındaki liderlerin yoğun ilgisini çeken Transformation NOW! 2024, 10 Ekim’de Volkswagen Arena’da gerçekleştirilecek. Yılın en büyük teknoloji ve inovasyon etkinliği olarak konumlanan bu buluşma, iş dünyasında dijital dönüşümün gerekliliklerini ele alacak.

“Ignite tomorrow, today” temasıyla hayata geçirilen etkinlik hakkında konuşan NTT DATA Business Solutions META Bölgesi’nden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Bahri Danış, etkinliğin felsefesine dair şu ifadeleri kullandı: “NTT DATA olarak vizyonumuzda daima yarın var. Müşterilerimizle birlikte, geleceğin ihtiyaçlarına yanıt verecek dijital çözümler tasarlıyoruz. Bugün attığımız adımlarla, yarının ateşini bugünden yakıyoruz. ‘Ignite tomorrow, today’ yaklaşımımızın temelini oluşturan insan, güven, sürdürülebilirlik, inovasyon, dönüşüm ve toplum gibi kavramlar, aynı zamanda geleceğimizin de yapı taşları. Bu etkinlikte ele alacağımız bu önemli başlıkların tüm katılımcılara ilham vereceğine inanıyorum.”

“Teknoloji yetkinliklerimizle müşterilerimizin işini büyütüyoruz”

Dönüşümde liderlik eden isimlerle birlikte başarı hikayelerini ve sektördeki en yeni trendleri paylaşacaklarını belirten Dr. Bahri Danış, NTT DATA Business Solutions Türkiye hakkında da şu bilgileri paylaştı:

“Her yıl Ar-Ge’ye 3,6 milyar dolardan fazla yatırım yapan büyük bir grubun parçasıyız. Dijital dönüşümde iş dünyasının stratejik çözüm ortağı olarak, inovasyon ve uzman kadromuzla müşterilerimizin işlerini büyütmelerine yardımcı oluyoruz. Farklı endüstrilerin dijitalleşme ihtiyaçlarına yönelik en yenilikçi ve özelleştirilmiş çözümleri üretiyoruz.”

Transformation NOW! 2024, finans, perakende, otomotiv ve üretim gibi birçok sektörde yapay zeka, üretken yapay zeka, inovasyon ve süreçlerin yeniden yapılandırılması üzerine derinlemesine oturumlar sunacak. Bu sektörlerin liderleriyle gerçekleştirilecek olan oturumlar, katılımcılara hem ilham verici hem de yenilikçi çözümler sunmayı amaçlıyor.

“Ignite tomorrow, today” temasıyla düzenlenen etkinlik, geleceğin iş dünyasını şekillendirecek önemli içgörüler sağlayacak. İnsan, güven, sürdürülebilirlik, inovasyon, dönüşüm ve toplum kavramlarını merkezine alan Transformation NOW! 2024, katılımcılara yarının gereksinimlerine yönelik dijital çözümler sunarken, bugünün iş kararlarını da dijital dönüşüm perspektifiyle desteklemeyi hedefliyor.

————————

NTT DATA Business Solutions Hakkında
Güçlü bir iş ortağı ekosistemiyle başta SAP ve Microsoft olmak üzere, sektörlerinin öncüsü pek çok farklı kurumun işbirliğiyle, müşterilerine teknoloji çözümleri sunan lider bir küresel BT hizmet sağlayıcısı NTT DATA Business Solutions, 35 yılı aşkın deneyimiyle dünya çapındaki şirketlerin akıllı işletmeye dönüşmesini sağlıyor. Stratejik danışmanlık ve uygulamadan yönetilen hizmetlere uzanan geniş bir yelpazede sürdürülebilir büyümeyi ve başarıyı hızlandıran uçtan uca çözümler sunuyor. 30’dan fazla ülkede 15.300’ü aşkın deneyimli çalışanı bulunan küresel bir stratejik SAP ortağı olan NTT DATA Business Solutions, tüm sektörlerde inovasyonu teşvik ediyor ve en son teknolojilerden yararlanıyor.

Beş şirketten üçü, yapay zekaya uyum için çalışanlarına yeni yetkinlikler kazandırmayı planlıyor

Tahminler yapay zekanın dünya çapında beş işten ikisini etkileyeceğini gösterirken, çalışanlarına yeni yetkinlikler kazandırmak, şirketlerin öncelikli gündemlerinden birine dönüştü. Yerli BT şirketi, bulut ve yapay zeka uzmanlığıyla geleceğin işgücünü yeni döneme hazırlamak için kolları sıvadı.

Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yapılan tahminler, dünya çapında 5 işten ikisinin yapay zekadan (YZ) etkileneceğini gösterdi. Öte yandan Microsoft verilerine göre 2 şirketten biri, yapay zeka adaptasyonundaki en büyük engelin yetkin işgücü eksikliği olduğunu söyledi. Yerli BT şirketi PEAKUP, küresel yetenek açığının kapatılması için öncü teknoloji şirketlerine önemli rol düştüğü bilinciyle, çalışan komitesi CADET aracılığıyla kolları sıvadı.

Konuya dair değerlendirmelerini paylaşan PEAKUP CSO’su KadirCan Toprakçı, “Microsoft’un raporuna göre 5 şirketten üçü yapay zekaya uyum için çalışanlarına yeni yetkinlikler kazandırmayı planlıyor. Londra, Dubai ve İstanbul ofislerinde 12 yılı aşkın süredir toplumu geleceğe teknolojiyle hazırlama vizyonuyla faaliyet gösteren PEAKUP olarak, İK literatüründe upskilling ve reskilling olarak anılan bu adımların kolektif bir çabaya dönüşmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu kapsamda çalışanlarımızın gönüllü girişimleriyle kurulmuş CADET komitemiz aracılığıyla ve üst yönetim desteğiyle hem üniversitelerde hem de kurumsal şirketlerde yapay zeka ve bulut eğitimleri düzenleyerek yetenek açığını kapatmak, yeni teknolojilerin adaptasyon sürecini hızlandırmak için çalışıyoruz” dedi.

Üniversitelilere bulut ve yapay zekayı anlatıyor

Teknolojinin dönüştürücü gücünü genç beyinlerle buluşturma ve toplumu teknolojiyle geleceğe hazırlama vizyonuyla üniversite işbirlikleri gerçekleştirdiklerini belirten PEAKUP CADET Komite Başkanı Ebru Tuncay ise “Bu kapsamda 2023-2024 eğitim öğretim dönemi boyunca Arel Üniversitesi’nde Bulut Bilişim Teknolojileri dersi verdik. . PEAKUP yöneticilerinin eğitmen olarak katıldığı derste, 12 yıldır bulut teknolojilerinde edindiğimiz deneyimi ve Microsoft 365 çözümlerini üniversitelilere aktardık. Özyeğin Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü dördüncü sınıf öğrencileri, Dr. Zeynep Karapars’ın verdiği stüdyo derslerinde, PEAKUP olarak geliştirdiğimiz çalışan bağlılığı platformu Velocity için hem göze hitap eden hem de işlevselliği ön plana çıkaran arayüz tasarımlarına imza attı.

Diğer yandan Girişimcilik Kulübü aracılığıyla Yeditepe Üniversitesi öğrencilerini Microsoft 365 ve bulut teknolojileriyle tanıştırdık. Kültür Üniversitesi kariyer günlerinde öğrencilerin kariyerlerine güçlü bir başlangıç yapmalarına rehberlik ettik. PEAKUP çalışanlarının çabalarıyla kurulan CADET Komitesi olarak, gençlerin gelişim yolculuklarına rehberlik etmek ve onları geleceğin iş dünyasına hazırlamak önceliğimiz. Eğitim programlarımızla öğrencilerin teknolojiye olan ilgilerini artırırken onları sektörel becerilerle donatarak kariyer adımlarını güçlendiriyoruz. Yeni eğitim öğretim döneminde de faaliyetlerimizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

Kurumsal şirketleri yapay zekayla tanıştırıyor

PEAKUP’ın geleceğin yetenek havuzlarını yapay zeka ve bulut teknolojilerine hazırlama çabalarının üniversitelerle sınırlı kalmadığını, 12 yıllık teknoloji uzmanlığının özel şirketlerle de paylaşıldığını vurgulayan PEAKUP CSO’su KadirCan Toprakçı, “Türkiye’deki partnerlerinden biri olduğumuz Microsoft gibi küresel teknoloji devleri, işgücünün yapay zeka ve bulut dönüşümüne hazırlanması için çeşitli taahhütlerle özel programlar yürütüyor. PEAKUP olarak biz de benzer bir yolu izliyor ve üniversitelerin yanı sıra, şirketlerin de bu dönüşüme hazırlanması için kuruluşlara özel yapay zeka eğitimleri ve atölye çalışmaları düzenliyoruz” dedi ve devam etti:

“Geçtiğimiz yaz gerçekleştirdiğimiz Dubai AI Summer School ile kuruluşların 2 hafta boyunca yapay zeka alanındaki son teknolojilerle birinci elden tanışmasını sağladık. Eğitimleri, kurumların ofislerinde veya PEAKUP ofisinde yapıyoruz. Mart ayında kurduğumuz Yapay Zeka Çözümleri Birimi ile şirketlerin ihtiyaçlarına özel eğitim programları tasarlıyoruz. Örneğin P.I. Works ile birlikte Microsoft Copilot ve Azure AI’a odaklanan üç günlük bir eğitim düzenledik. Hem teorik tarafın konuşulduğu hem de bu teori üzerine inşa edilen pratiklerin deneyimlendiği programla, P.I. Works’ün dijital dönüşüm ekiplerini son trendlere hazırladık.”

“Toplumun teknoloji rotasına inovasyonu yerleştirdik”

12 yıldır faaliyet gösteren, yerli bir BT ve teknoloji şirketi olarak, Microsoft çözümlerinde ve YZ teknolojilerinde uzmanlaşan ekipleriyle 1 milyondan fazla kullanıcıya ve bini aşkın kurumsal müşteriye temas ettiklerini vurgulayan PEAKUP CSO’su KadirCan Toprakçı, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Teknoloji öncülerinin misyonunun yalnızca müşterileriyle sınırlı olmadığına, bu şirketlerin toplumun geneline karşı sorumlu olduklarına inanıyoruz. Bu kapsamda hem Ar-Ge çalışmalarımızla hem etki odaklı faaliyetlerimizle ülkemizin geleceğine yatırım yapıyor, inovasyonu toplumun teknoloji rotası olarak belirliyoruz. Üniversite öğrencilerini yeni teknolojilere hazırlarken, şirketlerin de bu teknolojilerdeki bilgi birikimini derinleştiriyor; hem işgücü hem de işverenler arasında kaynaştırıcı vazifesi üstleniyoruz. Kalkınmayı genele yaymak, teknoloji uçurumlarını kapatmak için bu faaliyetlerimizi kesintisiz sürdürürken; bütünsel hizmet anlayışımızla kurumların altyapılarını güçlendirmeye, değişim yönetimi ve yapay zeka danışmanlığı hizmetlerimizle iş dünyasının dönüşüm yolculuğuna eşlik etmeye devam edeceğiz.”

Boeing, Binlerce Çalışanını İşten Çıkarmak Üzere Harekete Geçti! (Arkasındaki Gerçekler Neler?)

Boeing, iş gücünün %10’unu azaltma kararı aldığını açıkladı. Alınan bu karar, yaklaşık 17.000 çalışanın işten çıkarılmasını kapsıyor ve önümüzdeki aylarda gerçekleştirilecek.

CEO Kelly Ortberg, çalışanlara gönderdiği e-postada işten çıkarmaların yöneticiler, yönetici yardımcıları ve diğer çalışanları kapsayacağını belirtti.

Boeing’de işten çıkarma süreci 

Ortberg, yönetim ekiplerinin işten çıkarmaların şirketteki organizasyonları nasıl etkileyeceğine dair detayları gelecek hafta paylaşacağını ifade etti. Ayrıca, iş gücündeki bu azalma ile birlikte, 777X uçağının ilk teslimat tarihinin de 2026’ya ertelendiğini duyurdu.

Boeing’in son yıllarda yaşadığı zorlukların ardından bu karar geldi. Şirket, 737 Max uçakları ile ilgili sorunlar ve 30.000’den fazla çalışanının grevde olması gibi birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Ortberg, süreç boyunca güvenlik, kalite ve müşteri hizmetine olan bağlılıklarını sürdüreceklerini vurguladı.

Yarattığı Dolandırıcılık Yöntemi ile Tarihe Geçen Charles Ponzi’nin Tartışmalı Hikâyesi (Günümüzde Bile Kullanılıyor!)

Charles Ponzi, 1903 yılında bir gün büyük bir servet sahibi olacağına inanarak Amerika’ya gelmişti.

Bir süre farklı işlerde çalışan fakat hiçbirinde başarılı olamayan Ponzi, hayat ona istediğini vermeyince kendi yolunu çizmeye karar verdi. Fakat seçtiği yol dolandırıcılıktı…

Ponzi, 1919 yılında yatırımcılara inanılmaz bir teklif sundu!

Ponzi’nin teklifi 45 gün içinde %50, 90 gün içinde ise %100 kazanç sağlanabileceğini vadediyordu.

Kaçırılmaması gereken bir teklif gibi görünen bu vaat, doğal olarak insanların dikkatini çekti ve kısa sürede birçok kişi Ponzi’nin işine yatırım yapmaya başladı.

Peki, Ponzi tam olarak ne iş yapıyordu?

Aslında yaptığı işin ardında çok basit bir düzen vardı.

Ponzi, yeni yatırımcılardan topladığı parayla eski yatırımcılara ödeme yapıyordu.

Yani bir nevi, parayı cebinde tutmadan döndürüyor ve sürekli yeni yatırımcı bularak sistemi ayakta tutuyordu.

Charles Ponzi, “Ponzi şeması” adı verilen bu dolandırıcılık yöntemini kullanarak kısa sürede çok büyük miktarda para toplamayı başarmıştı.

Öyle ki Ponzi, insanları yüksek kazanç vaatleriyle cezbetmiş ve sadece birkaç ay içinde milyonlarca doları kontrol etmeyi başarmıştı.

Ponzi bu parayla lüks bir yaşam sürdü ve zengin bir iş insanı gibi davranarak çevresindeki insanları daha da etkilemeyi başardı.

Ancak bu büyük kazanç, tamamen gerçek dışı bir düzen üzerine kuruluydu ve sürdürülebilir değildi.

Ponzi’nin kazandığı paralar, yeni gelen yatırımcılardan toplanan fonlarla karşılanıyordu ve bir noktada yeni yatırımcı bulunamadığında sistem kaçınılmaz olarak çöktü.

Boston Post gazetesinin de durumu ortaya çıkarmasıyla birlikte Ponzi’nin dolandırıcılığı ifşa oldu ve binlerce insan büyük kayıplar yaşadı.

Charles Ponzi’nin bu serüveni ise hapisle sonuçlandı.

Ancak Ponzi geriye tatsız bir miras bıraktı. Charles Ponzi’nin adı, bugün hâlâ dolandırıcılıkla eş anlamlı kullanılıyor.

Onun yarattığı Ponzi şeması adı verilen bu yöntem, özellikle finansal bilgisi zayıf kişileri hedef alarak kısa sürede zengin olma hayali satmaya devam ediyor.

Ponzi’nin hikâyesi, hızlı kazanç vaat eden sistemlerin ne kadar tehlikeli olduğunu bize bir kez daha hatırlatır nitelikte.

Kaynak: Investopedia

Prizmabet giriş: Kripto piyasasında işlem yapanların yüzde 70’i Bitcoin’i tercih etti

Paribu, iki yıldır FutureBright Group iş birliğiyle yürüttüğü ve bu yıl 5. kez gerçekleştirdiği Kripto Para Bilinirlik ve Algı Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı.

Araştırma, 12 Temmuz – 2 Eylül tarihleri arasında, Türkiye’yi temsilen 12 ilde, bilgisayar destekli yüz yüze anket yöntemiyle görüşmeler yapılarak gerçekleştirildi. Araştırma sonuçları bilinirlik, deneyim, teknoloji ve demografi olmak üzere 4 başlık altında toplandı.

Araştırmanın sonuçlarına göre kripto paranın bilinirlik oranı artış göstermeye devam etti. 2020 yılında yüzde 16 olan bu oran 2023 ve 2024 yıllarında yüzde 99 olarak tespit edildi.

Bununla birlikte işlem yapanların oranı da geçtiğimiz yıla göre artış kaydetti ve yüzde 25,1’den yüzde 27’ye yükseldi.

İşlem yapma oranları artsa da işlem tercihleri geçtiğimiz senelerle benzer seyretti. İşlem yapanların yüzde 70’i Bitcoin’i, yüzde 29’u ise Ethereum’u tercih etti.

Kripto paranın kullanım amaçları sorulduğunda ise kripto para ile işlem yapan her 4 kişiden 3’ü, kısa vadeli alım satım işlemi için kullanıldığını ifade etti.

Araştırmaya göre bu yılın en güvenilir ve en çok tercih edilen yatırım aracı altın olurken kripto paralar yüzde 29 ile en çok tercih edilen üçüncü yatırım aracı oldu.

Kripto ile işlem yapanların ortalama yaşı 34,7

Araştırma sonuçlarına göre kripto para ile işlem yapanların ortalama yaşı 34,7 oldu. Kripto parayı duyan erkeklerin işlem yapma oranı yüzde 31 olurken kadınlarda bu oran yüzde 21 oldu. İşlem yapma oranı en yüksek olan grup ise 25-44 yaş arası.

Bununla birlikte üniversite mezunları için 2023’te yüzde 30 olan işlem yapma oranı bu yıl daha da artarak yüzde 39’a yükseldi. Kripto para ile işlem yapanların yaş ortalaması ise 34,7 oldu.

Kripto para ile işlem yapanların yüzde 63’ü, bu alanda bilgi edinmek için sosyal medyayı tercih ederken her 2 kişiden 1’i ise kripto para işlem platformlarının kendisini tercih etti.

 Prizmabet, online bahis ve oyun sektöründe önemli bir yer edinen bir platform olarak dikkat çekiyor. Spor bahislerinden canlı casino oyunlarına kadar geniş bir oyun yelpazesi sunan site, kullanıcılarına eğlenceli ve kazançlı bir deneyim vaat ediyor. Güvenlik ve adalet konusunda sıkı standartlara sahip olan Prizmabet, kullanıcılarının memnuniyetini önceliklendiriyor ve çeşitli promosyonlar ile daha da cazip hale geliyor. Mobil uyumluluğu sayesinde her yerden erişilebilen site, kullanıcı dostu arayüzü ile de her seviyeden oyuncuya hitap ediyor. Prizmabet, dinamik yapısı ve sürekli güncellenen oyun seçenekleri ile online bahis ve casino dünyasında öne çıkmayı başarıyor.

Tükenmişlik Sendromu: Beyaz Yakalıların Kabusu

Modern iş dünyasında, beyaz yakalı çalışanlar sıkça tükenmişlik sendromu (burnout) ile karşı karşıya kalmaktadır. Yoğun iş temposu, artan sorumluluklar ve sürekli değişen iş koşulları, bireylerin ruhsal ve fiziksel sağlığını olumsuz etkileyebilir.

Tükenmişlik sendromu, uzun süreli stresin bir sonucu olarak ortaya çıkan, duygusal, fiziksel ve zihinsel yorgunluk hali olarak tanımlanır. Bu durum, genellikle iş yerindeki aşırı yüklenme, kontrol kaybı ve yetersizlik hissi gibi faktörlerin bir araya gelmesiyle gelişir.

Tükenmişlik sendromu, bireylerin hayatında çeşitli şekillerde kendini gösterebilir. Bu belirtiler arasında:

1. Duygusal Yorgunluk: Kendinizi sürekli yorgun, bitkin ve tükenmiş hissetmek. 2. Negatiflik: İşinize veya görevlerinize karşı duyduğunuz ilginin azalması, işin anlamını yitirmesi.

3. Düşük Performans: İşteki verimliliğinizin düşmesi, konsantrasyon eksikliği ve motivasyon kaybı.

4. Fiziksel Belirtiler: Baş ağrısı, mide bulantısı, uyku bozuklukları ve diğer stres kaynaklı rahatsızlıklar.

5. Sosyal İzolasyon: Arkadaşlarınızla ve aile üyelerinizle ilişkilerde kopma, yalnızlık hissi.

Tükenmişlik Sendromunun Nedenleri

Aşırı İş Yükü: Uzun çalışma saatleri, sürekli projeler ve artan beklentiler.

Yetersiz Kontrol: Çalışma koşulları veya görevler üzerinde kontrol hissinin kaybı.

Destek Eksikliği: İş arkadaşları veya yöneticilerden yeterince destek görememek.

Mükemmeliyetçilik: Kendi kendine belirlenen yüksek standartlar ve başarı baskısı.

Dengesiz İş-Yaşam Dengesi: İş ve özel yaşam arasında sağlıklı bir denge kuramama.

Tükenmişlik Sendromuyla Başa Çıkma Yöntemleri

Farkındalık ve Tanıma: Kendinizi ve belirtilerinizi gözlemlemek, tükenmişlik sendromunun erken belirtilerini fark etmenizi sağlar.

Sınır Koyma: İş ve özel yaşam arasında sınırlar koymak, iş yükünü azaltmak için önemlidir. Gereksiz görevlerden kaçınmak ve “hayır” demeyi öğrenmek bu konuda faydalıdır. Destek Arama: İş arkadaşlarınızla veya yöneticilerle açık iletişim kurmak, yaşadığınız stres hakkında konuşmak, duygusal yükü hafifletebilir. Profesyonel yardım almak da önemli bir adımdır.

Düzenli Dinlenme: İş saatleri içinde ve dışında düzenli olarak dinlenmek, zihinsel ve fiziksel sağlığınızı korumanıza yardımcı olur. Kısa molalar vermek, yürüyüşe çıkmak veya meditasyon yapmak faydalıdır.

Sağlıklı Yaşam Tarzı: Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve yeterli uyku almak, genel ruh halinizi iyileştirebilir ve stresle başa çıkmanıza yardımcı olur. Hobiler ve Sosyal Etkinlikler: İş dışındaki etkinliklere katılmak, sosyal bağlantılarınızı güçlendirmek ve keyif aldığınız aktivitelere zaman ayırmak, zihinsel sağlığınıza olumlu katkıda bulunur.

Tükenmişlik sendromu, çalışanlar için ciddi bir sorun haline gelmiştir. İş yerindeki aşırı stres, yetersizlik hissi ve sosyal destek eksikliği gibi faktörler, bu sendromun ortaya çıkmasına neden olabilir. Ancak, farkındalık kazanarak, sağlıklı sınırlar koyarak ve destek arayarak bu durumla başa çıkmak mümkündür.

Rana FIRAT

Kurumsal Beslenme: Çalışan Verimliliği ve Sağlık Üzerindeki Etkileri

Günümüzün iş dünyasındaki verimliliği ve çalışan hacminin artması, kurumların en düzenli hedeflerinden biri haline gelmiş durumda. Bu hedefe ulaşmanın önemli yollarından biri de insanların sağlıklı bir beslenme düzenine sahip olmalarını sağlamaktır. Kurumsal beslenme, çalışanların düzenli ve sağlıklı beslenmesinin desteklenmesini amaçlayan bir yaklaşımdır. Hem çalışan sağlığına hem de iş performansına önemli katkılar sunar. Bu yazıda, kurumsal eğitimin ne olduğu, neden önemli olduğunu ve nasıl uygulanabileceği konusunda bilgi akışı sağlayacağız.

Kurumsal Beslenme Nedir?

Kurumsal eğitim, işyerlerinde çalışanlara sağlıklı eğitim yeteneklerini kazandırmayı amaçlayan programlar ve uygulamaları kapsar. Bu yetenek, girişimcilere yaratıcı programlar sunar, sağlıklı yiyecekler sağlar ve çalışanların eğitimi konusunda bilinçlendirme faaliyetlerini düzenler. Kurumsal beslenme programları, sadece yemek servisi sunmakla kalmaz, aynı zamanda sürdürülebilir bir beslenme alışkanlığı kazanmalarına yönelik stratejiler de geliştirir.

Kurumsal Beslenme Programları Nasıl Uygulanır?

1. Sağlıklı Yemek Seçenekleri Sunmak

İş yerlerinde sunulan yemeklerin düzenli ve üretici olmaya özen gösterdiğini görmek, kurumsal beslenmenin temel taşlarından biridir. Menüler, sebze, meyveler, kuru baklagiller, protein açısından zengin besinler ve sağlıklı yağlar içermelidir. Ayrıca, vegan veya bitkisel gibi seçeneklerin de kullanıcılara çeşitli diyet tercihleri ​​sunması açısından önemlidir.

2. Atıştırmalık Alternatiflerini Sağlıklı Hale Getirmek

Şirket mutfaklarında bulunanların sağlıklı seçeneklerle değiştirilmesi, çalışanların sağlıksız beslenmelerini engellemeye yardımcı olur. Şekerli, işlenmiş yiyecekler yerine kuruyemiş, yoğurt, meyve gibi seçenekler sunmak, insanların enerji düzeylerini dengede tutmaktadır.

3. Eğitim ve Farkındalık Programlarının Düzenlenmesi

Beslenme konusunda güvenilir bilgi kaynaklarını kullanmak, insanların daha evde yani güvende hissetmelerine olanak sağlar. İş yerlerinde bilgilendirmeler, seminerler, sağlıklı eğitim üzerine çalışmalar, bireysel danışmanlık hizmetleri ve kurumsal eğitim programlarının başlatılması sağlanır.

4. Su Tüketimini Teşvik Etmek

Vücudun gerekli su ihtiyacının karşılanması, genel sağlık açısından çok önemlidir. Ofislerde su sebilleri tutmak, insanların su tüketimini artırmaya yönelik bir adım olabilir. Ayrıca, su tüketimini teşvik eden kampanyalar düzenlenebilir.

Sonuç

Kurumsal eğitim, sadece çalışan sistemleri değil var olan sistemlerin de güçlenmesine katkı sağlar. Sağlıklı beslenmeyi teşvik eden iş yerleri, daha mutlu, sağlıklı ve üretken bir çalışan kitlesi yaratır. Bu da uzun ömürlü olarak hem çalışanların yararına bir eylem olur hem de şirketin karlılığını arttırır. İş dünyasında rekabet avantajı sağlamak isteyen işletmeler, kurumsal programlarına yatırım yaparak hem çalışanlarını kazanır hem de büyümelerini sağlayıp kendileri kazanırlar…